4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve ilgili Karayolu Taşıma Mevzuatı gereği sektörümüzün “kurumsallaştırma” adı altında bireysel kamyonculara ve dolayısıyla bireysel kamyoncunun limanı konumunda olan motorlu taşıyıcı kooperatiflerine gerekli ehemmiyetin verilmemesi, planlı bir şekilde bireysel taşımacılığın sistem dışına çıkarılması bu mevzuatla öngörülmüştü. Bir avuç motorlu taşıyıcı kooperatiflerinin oluşturduğu Kamyoncu Kooperatifleri Çalışma Platformu’nun 2000’li yıllarda verdiği mücadele sonucu her ne kadar sistem biraz esnetildiyse de maalesef getirilen ağır koşullar nedeniyle bireysel taşımacıların büyük bir çoğunluğu sistem dışına çıkarıldı.
Uzun yıllar kendi arabası olan aynı zamanda birer vergi mükellefi olan bireysel taşımacılar tahmin edildiği gibi arabasını sattıktan sonra herhangi bir yerde şoför olmaktan ziyade maalesef meslek değiştirdi. 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun mesleki yeterlilik ilkesi, mesleki eğitim kapsamında amacının dışında kullanılarak bugün bin bir zorlukla taşımacı esnafının ağır vasıta ehliyetini ibraz etmek kaydıyla aldıkları SRC belgelerine indirgendi. Hatta trajikomik bir şekilde muafiyet kapsamında kalanlar da ilk yıllarda anlaşılması zor bazı evrakları temini sonucu verildikten sonra mevzuatın sürdürülemez olduğunu anladılar, ehliyetini ibraz eden herkese belge vermeye başladılar. Oysa kanuna bir geçici madde ekleyerek, “Şubat 1996’dan önce ağır vasıta sürücü belgesi olanlar SRC belgelerinden muaftır” denilmesi yeterliydi. Bunları anlatmaktan amacım, sistemin Türkiye koşullarına göre değil de, son derece popülist bir anlayışla sürdürülemez hale getirilmiş olmasıdır. Gelinen noktada tedbir alınmaması halinde tıpkı İngiltere’de olduğu gibi ülkemiz birkaç sene içerisinde sürücü sıkıntısından dolayı karayolu taşımacılığında çok ciddi aksamalar yaşayacaktır.
Ülkemizin 2021 yılı itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanı’mızın deyimiyle; üretim ve ihracata dayalı bir ekonomik konsepte geçmesiyle beraber gerek yaklaşık 90 milyon yurttaşımızın ihtiyaçları gerekse uluslararası ticaretimizden oluşacak lojistik ihtiyaç göz önünde bulundurulduğunda ülkemizdeki karayolu taşımacılığının da %95 oranında olduğunu düşünürsek ivedilikle tedbir alınması gerekmektedir.
Karayolu taşımacılık mutfağından gelen birisi olarak sektördeki gözlemlerime de dayanarak naçizane çözüm önerisini aşağıda arz ettim. Bununla beraber 2918 Sayılı Trafik Kanunu’ndan da gerekli değişikliklerin yapılarak SRC mevzuatının da ağır vasıta sürücü eğitimlerinin içine alınarak şoförleri plastik kart taşımaktan kurtarmak.
Yapılması gerekenler;
- Kısa vadede Suriye’den ülkemize göç eden göçmenler arasında sayısını bilmemekle beraber ciddi oranda ağır vasıta sürücüleri bulunmaktadır. Suriye Arap Cumhuriyeti sürücü belgesi ile Türkiye Cumhuriyeti sürücü belgesi denkliği bir an önce sağlanmalıdır.
- Orta vadede yapılması gereken; 81 il valiliği ve nüfusu 100.000 üzerinde olan ilçe kaymakamlıkları bünyesinde acilen çıraklık eğitim merkezi mevzuatı kapsamında ağır vasıta ve sürücü kursları açılmalıdır.
- Uzun vadede Ülkemizin sanat okullarının bünyesinde ve meslek yüksekokulları bünyesinde ağır vasıta sürücü bölümleri açılmalıdır.
Nizamettin KARADAĞ
Sayfa başına git
