MENÜ
İstanbul 13°
Kamyonum
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
seyit usta, römork, treyler, üst yapı,
Bir Gün Ülkemizde Yabancı Kamyoncular da Olabilir mi?
Nizamettin KARADAĞ
YAZARLAR
17 Aralık 2020 Perşembe

Bir Gün Ülkemizde Yabancı Kamyoncular da Olabilir mi?

Saygıdeğer Kamyonum Dergisi okurları, yukarıdaki başlık size ilginç gelmiş olabilir. Fakat 10 Temmuz 2013 tarihinde çıkarılan 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve ilgili mevzuat, mesleki saygınlık, mesleki yeterlilik ve mali yeterlilik argümanlarıyla kurumsallaşma bahanesiyle bireysel kamyonculuğu bitirerek, Türkiye taşımacılığının birkaç tane şirket tarafından organize edilmesini hedeflemiştir. Türkiye taşımacılık sektörünün direnmesi sonucu kanun esnetilmişse de, istenilen sonuç beklenmektedir. Bu cihetle bireysel taşımacıya yüklenen sürdürülmesi imkânsız HGS/OGS ve trafik para cezaları karayolu taşıma mevzuatı gereği kesilen astronomik idari para cezaları haksız rekabetin getirdiği ucuz taşımacılık, bireysel kamyoncunun dayanmasını imkansız hale getirmiştir. Malumunuz olduğu gibi yabancı şirketler kârlı yerli şirketlerimize önce ortak olmakta, sonra da şirketi tamamen satın alarak yerleşmektedir.

 

Hafızalarınızı zorlayın 2019 yılında sektörümüze dayatılan dijital takograf mevzuatının içeriği incelendiğinde tamamen taşıma istatistikleriyle ilintiliydi. Yabancı taşıma şirketleri Türkiye’deki sağlıklı taşıma istatistikleri ellerinde olmadığı için öngörüde bulunamıyorlar. Ülkemizde de sağlıklı taşıma istatistiklerinin olmadığını biliyoruz. Anlaşılıyor ki bir yönüyle Türkiye taşımacılığı uluslararası kartellere pazarlanmak istenmektedir.

 

Saygıdeğer okurlar, birey olarak yabancı sermayeye karşı değilim, globalleşen Dünya’da tabi ki ülkemize yabancı sermaye gelecektir. Fakat yabancı sermaye, özellikle bizim halkımızın yapamadığı yüksek teknoloji isteyen ürünlerin üretilmesinden ve daha nitelikli sektörlerde yabancı sermayeyi tabi ki isteriz, aynı zamanda ülkemiz için son derece ehemmiyetli bazı stratejik öneme sahip sektörlerin yabancıların eline geçmesi gelecekte ülkemizde telafisi imkânsız sonuçlara yol açacaktır. Taşımacılık sektörü bu stratejik sektörlerden birisidir. Kısa bir örnek verecek olursak bizim ülkemiz %94 oranında karayolu taşımacılığı kullanmaktadır. Karayolu taşımacılığının yabancı kartellerin eline geçmesi halinde, astronomik düzeyde artacak nakliye navlunları denize uzak olan Kobilerin ve ihracatçıların uluslararası pazara çıkışı oldukça imkânsız hale gelecektir. Tabiri caizse denize uzak olan Anadolu’daki tüm Kobiler çökecektir.

 

Hâlihazırda ülkemizde uluslararası anlamda dev sayılabilecek birçok lojistik firması faaliyet göstermektedir. Bu lojistik şirketleri yatırım yapmadan, araç almadan, bir kasa bir masa tabiriyle milyarlarca dolarlık ticari faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Türkiye piyasasını çok iyi bilen bu dünya devi lojistik firmaları, mevzuatın istekleri doğrultusunda iyileşmesi halinde araç sahibi olabileceklerini öngörmemek mümkün değildir.

 

Bilindiği gibi sözde globalleşen dünyada özellikle G-7’lerde ticari anlamda bir yasaklamanın ya da tahdidin olmadığını ama ülkelerin yüksek menfaatleri söz konusu olduğunda yani stratejik sektörler bazında sektöre girişin yabancılar açısından imkânsız düzeyde zorlaştırıldığını yabancılaşma oranını en asgari düzeyde tuttukları görülecektir. Ülkemiz yol yakınken oturmuş olan ve yıllardır fedakârca sürdürülen karayolu taşımacılık altyapısını mevcut aktörleriyle yenileyerek çeşitli destekler sunarak güçlendirmelidir. Aksi takdirde telekomünikasyonda, akaryakıt dağıtımında, sigortacılıkta ve benzeri alanlarda olduğu gibi tamamen bizim yapabildiğimiz, becerebildiğimiz hizmet sektörü olan taşımacılığı yabancılara kaptırmaya ramak kalmıştır.                      

 

                                                                                              NİZAMETTİN KARADAĞ

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Vahap Tan
 5 Mart 2021 Cuma 03:33
Nizamettin Bey, yazınızda takograf konusunda geçen yargıya (sanırım bilgi eksikliğinden kaynaklı) yorum yapmak ve katkıda bulunmak isterim. 2019 yılında dayatıldığını söylediğiniz Dijital Takograf Mevzuatı, 2006 yılında hazırlıkları başlayarak 2010-2012 yıllarında yürürlük kazanmıştır. Dijital takografa geçiş, taşıma istatistikleri ile değil "trafik kazaları hakkındaki dramatik istatistik verilerden etkilenmiştir. Kamu Otoritesi, ölümlü her üç kazadan birinin (hatta %35'inin) ağır vasıta kaynaklı olduğunu, bu kazaların da çalışma süresi ve hız ihlalleri kökenli olduğunu görmüştür. Öncelikle 2014 yılında yeni tescil araçlarda dijital takografa geçilmiştir. Daha sonra 2016- 2021 yıllarını kapsayan uzun bir değişim takvimi ile araçlarda takılı takografların teknolojisini yükseltmek hedeflenmiştir. Alınan kararda öncelikli olarak kamu yararı gözetilmiştir. Saygılarımla
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Kamyonum