Demeyi sevmem! Ama işte durum ortada! Yok demiryollarını geliştiriyoruz, yok kapasitemizi artırıyoruz, yok hedefimiz taşımadaki payını iki katına çıkarmak (bu arada yüzde 2 olan payı iki katına çıkarınca bir iş mi yapılmış oluyor?), yok iltisak hatlarını geliştiriyoruz (iltisak kelimesi yerine neden bağlantı kelimesi kullanılmaz onu da bilmiyorum) v.s. v.s. anlaşılıyor ki sevgili arkadaşlar burada da bir hayaller ve hayatlar durumu var!
Ahkâm kesme nuray dedim! Al mikrofonu eline uzat ilgililere onlar anlatsın. Ve öyle de yaptım. İşte UTİKAD, işte 4E Lojistik, işte Mars Lojistik.
Ne demişler sindire sindire okuyun değerlendirin. Tabii bazen de ağzımızdan çıkanı iyi tartmamız lazım; ne olur ne olmaz! İş yapıyoruz neticede. Tatlı tatlı, yumuşak yumuşak anlatmalıyız derdimizi, değil mi efendim.
Tatlı tatlı anlattılar, ben de tatlı tatlı dinledim. Ve anladım ki bu pilav daha çok su kaldırır!
Okursunuz, yorumlarsınız, tavsiyelerde bulunur ya da söylenenlere eleştiriniz varsa onu da yaparsınız. Ancak benim anladığım; devletimizin ilgili kurumları, sektörün ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve dolayısıyla lojistik sektörünün çok çok önemli misyonuna destek olmak için biraz daha çaba sarf etmeli ve biraz daha onlara kulak asmalı.
Bu işler hatır gönül işleri değil, bu işler matematiksel çözüm isteyen işler, bu işler adalet, denge, hakkaniyet gerektiren işler. Onu tanıyoruz, bu bizim eski müşterimizdi, onun kapasitesi daha yüksek diye değil de imkânları dengeli ve eşit dağıtmak o kurumun işi.
Kimsenin derdi kimseyi karalamak değil. Derdimiz milletimizin ve devletimizin menfaatleri doğrultunda doğru olanı istemek ve desteklemek. Sormak soruşturmak, olduğu gibi bırakmamak. Araştırmak ve anlamak.
Türkiye’miz çok farklı noktalara gelebilir. Sektörümüz çok çok ilerleyebilir. Devletimizin kasasına çok paralar girebilir. Ama… Bunun için her kuruluş, kurum, firma, kişi elini taşın altına koymayı bilmeli ve kişisel hırs ve menfaatlerden sıyrılarak ülke menfaatlerine odaklı hareket etmelidir. Sonuçta kazanan yine siz, biz, halkımız; yani topyekûn milletimiz ve devletimiz olacaktır.
Ah nuray hayal dünyasında yaşıyorsun diyebilirsiniz. Valla ben öyle düşünmüyorum. Özel sektör özellikle o kadar yürekli ve cesur adımlar atıyor ki; -bunu Türkiye’nin her köşesinde, her noktasında yaptığım birebir söyleşilerde görüyorum- hayran olmamak elde değil. Bu cesarete ve bu çabaya ilgili tüm kurumlar da bir süre sonra ayak uydurmak zorunda kalacaktır umudundayım.
İnşallah yukarıda yazdığım hayaller ve hayatlar durumu olmaz!
Ezcümle; şu demiryolu meselesini bir de konunun içindekilerden dinledim, bir önceki dergide söylediğim gibi. Bakalım neler demişler, buyurun okuyun.
Tabii bu konuya ilaveten sektörümüzün her noktasından size haber taşımaya devem ediyoruz. Hep yollarda hep sektörün yanında. Yorucu mu evet, ama pek de keyifli.
Dolaşmaya, ulaşmaya aynen devam edeceğiz.
Sizi seviyoruz. Siz de bizi, biliyorum.
Hoşçakalın