MENÜ
İstanbul 12°
Kamyonum
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
seyit usta, römork, treyler, üst yapı,
Elimizdeki Cevherin Kıymetini Bilmiyoruz
Dr. Deniz YILDIZ
YAZARLAR
3 Aralık 2020 Perşembe

Elimizdeki Cevherin Kıymetini Bilmiyoruz

Ben her sene gelen öğrencilerime ‘lojistik nedir?’ diye sorduğumda genelde taşımacılık olarak bahsediyorlar. Aslında lojistik için sadece taşımacılık demek eksik bir tanım olur; çünkü biz herhangi bir şekilde ürünü kullandığımızda, elimize gelen ya da ihtiyaç duyduğumuz bir ürünü satın aldığımızda üretim noktasına getirildikten sonra nihai müşterilere kadar geçen sürenin tamamına lojistik diyoruz. Lojistik sürecinin içinde; talep tahmini, müşteri hizmetleri, ambalajlama, elleçleme ve taşıma da yer alıyor; fakat  insanlar nedense lojistik deyince hep taşımacılık olarak adlandırıyor.

Günümüzde lojistiğin önemi özellikle pandemi sürecinde daha çok arttı. Eskiden ürünleri sadece yaşadığımız yerdeki mağazalardan satın alabiliyorduk; ancak teknoloji gelişti ve küreselleşme diye bir gerçek var. Hepimiz istediğimiz şeyleri üretemesek bile üretilen her şeye lojistik sayesinde sahip olabiliyoruz. Yani dünyanın herhangi bir yerinde üretilen herhangi bir ürüne oturduğumuz yerden tek bir tuşla sahip olabiliyoruz; bu da lojistik sayesinde. ‘Lojistik önemlidir; ekonomiye katkısı vardır’ cümleleri eksik kalıyor. Çünkü şu an somut ürünlerin evimize gelmesine kadar ki tüm süreçte lojistiğin önemli bir aktör olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır. Pandemi sürecinde insanlar evlerinden çıkmadı; e-ticaret dediğimiz internet alışverişleri de lojistik üzerinden yürütülüyor ve lojistiğin önemi bu süreçte daha da arttı diyebilirim. Sadece taşımacılık ya da bir ürünün bize kargo şirketleri ile temin edilmesi ya da getirilmesi değil; ürünün üretimi için de gerekli olan ham madenin o üretim noktasına getirilmesi de çok önemli ve bu da lojistiğin sorumluluğunda. İntermodal taşımacılığın içinde de en çok kullanılan deniz yolu taşımacılığı ve dünyada pek çok firma İstanbul Boğazı’ndan geçiyor; ancak biz bu geçişlerden Montro Boğazlar Sözleşmesi’nden dolayı herhangi bir gelir hakkına sahip değiliz. Bu noktada devlet başka yaptırım alanları oluşturabilir. Eğitime göre lojistikte çok fazla yatırım var; ancak bunların sorgulanması önemli. Bir kaynak ayrılıyor; fakat bu kaynak gerçekten buralara mı gidiyor, bunun takibini yapmak da çok önemli. Ben açıkçası ülkemizde lojistiğin yeterli öneme sahip olduğunu düşünmüyorum. Şu an ben Ordu’da yaşıyorum ve bize en yakın aktif liman Samsun Port. Samsun Port’ta Avrupa projesi olarak geliştirilen bir lojistik köy açmayı planladılar; ancak hala tamamlanamadı. Yaklaşık 5 yılda tamamlanacak, güzel bir istihdam sağlanacak ki Samsun stratejik açıdan da çok önemli bir yer.  Hatta Ünye Limanı olarak da konuşuluyor; Ünye’den direkt Anadolu ve Doğu Anadolu’ya bir yol bağlamında gelişimlerden söz ediliyor. Devlete sadece şu konuda öneride bulunabilirim, fikirler çok güzel; ancak bunların icraata da dökülmesi gerekiyor. Dediğim gibi jeopolitik olarak iki kıtayı bağlıyoruz; taşımacılık modlarında geçmişte kurulan demir yolumuz çok avantajlı. Demir yolu ve deniz yolu taşımacılıkta maliyet olarak oldukça uygun. Tek dezavantajları hemen her noktada ulaşılabilir olmaması; ancak ulaşılabilir kıldığımızda işlevsellik açısından da verimliliği arttıracaktır diye düşünüyorum.

Açıkçası kendi elimizdeki cevherin kıymetini bilmiyoruz. Bu 3. havaalanının yapımında ve İstanbul ile İzmir arasındaki  otobanın yapımında da Yap İşlet Devret modeli kullanıyoruz. Ben şöyle düşünüyorum; bize hep balığı tutup veriyorlar; bunun yerine balığı tutmayı kendimiz öğrenmeliyiz. Bu hem ülkemizin kalkınmasını hem istihdamı hem de yıllarca dışarı giden paramızın cebimizde kalmasını sağlayacaktır. Devlet bir bütçe ayırıyor, bir proje oluşturuyor; ancak bunların takip edilebilirliğinin çok yetersiz kaldığını düşünüyorum. Hangi ülkenin 3 tarafı denizler ile çevrili; bunu neden kullanmıyoruz! Faaliyet açısından çok avantajlı; ulaşılabilirlik açısından çok büyük imkanlar sunabiliyor. Ancak bizim firma ve işletmelerimizin farkında olmayışı belki devletin yeterli şekilde takip etmeyişi bizi bu duruma getiriyor. Gelecekte bu durum değişir mi, açıkçası ülkemiz adına çok farklı şeyler olur; ancak sermaye olarak genelde yabancı sermaye olur. Yeter ki yabancı ya da Türk farketmeksizin yatırım yapılsın; tabi yabancı olduğunda bu daha çok destekleniyor. Öncelikle bu bakış açısını da kırmamız gerektiğini düşünüyorum.” diyor ve ekliyor, “Devlet bu konuda ne kadar başarılı, mevzuatlar bu konuda ne kadar uygun? Biz galiba testi kırıldıktan sonra önlem alıyoruz. Nasıl ki bir deprem olduktan sonra canımız yanıyor, Şehircilik Bakanı ‘yenileyeceğiz, yapacağız’ diyor. Keşke bunu canımız yanmadan yapsak, lojistik sektörü de aynen bu şekilde olacak. Biz iki kıtayı birleştiren konumumuzun, üç tarafımızdaki denizlerin kıymetini bilemeden yavaş yavaş bizim evimize sahip olacaklar ve biz olayın sadece dışarıdan izleyicisi olarak kalacağız. Biz her zaman her şeyi üretemiyoruz, bu bir gerçek; ancak  dünyanın herhangi bir yerinde üretilen bir şeye lojistik sayesinde sahip olabiliyoruz. Bu aşıda başarılı olacak firmalar  her neredeyse ya da Türkiye’de üretilmiş olsa bile tabii ki bize ulaşma konusunda lojistik önemli. Sonuçta biz sadece İstanbul ya da Ankara’da yaşamıyoruz. Bu konuda lojistiğe çok fazla iş düşüyor.

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Pınar
 3 Aralık 2020 Perşembe 19:58
Bende bu sektörün bir üyesi olarak bu sektörden evimize ekmek gelmektedir.Fikirleriniz için çok teşekkür ederim hocam
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Kamyonum