MENÜ
İstanbul 12°
Kamyonum
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
seyit usta, römork, treyler, üst yapı,
filo kiralama, estepe,
Şoför Sorunu İçin Kırmızı Alarm!
Dosya
12 Kasım 2021 Cuma 16:32

Şoför Sorunu İçin Kırmızı Alarm!

Sektörün sorunlarını ve beklentilerini yine sektörden dinlemeye ve gündemde tutmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda Kamyonum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nuray Pekcan, son dönemde Avrupa’da gündem olan ve ülkemizde de sektörden sıkça duymaya başladığımız şoför konusunu ve UTİKAD’ın yeni dönemini UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy ile konuşuyor.

 

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy,

“MAALESEF BİR ŞOFÖR KRİZİMİZ VAR VE YAKIN GELECEKTE DAHA DA ARTACAK”

“DİJİTAL ALTYAPIYI OLUŞTURABİLİR VE HIZLANIRSAK GLOBAL PİYASADAKİ PAZAR PAYIMIZ DA ARTACAK”

UTİKAD’ın önemle üzerinde durduğu dijitalleşme ve sektörün şoför sıkıntısına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Ulusoy, sorunların; kamunun, STK’ların ve üniversitelerin bir arada çalışması ile çözülebileceğini vurguluyor.    

UTİKAD’ın yeni dönemine dair konuşarak sözlerine başlayan Ulusoy, yeni dönemde yeni çalışmalarla başarılı işler yapacaklarını belirtiyor. Seçim dönemine dair değerlendirmelerde bulunan Ulusoy, “Meslektaşlarımızın içinden iyi bir grup ikinci liste olarak çıktı. Biz mevcut yönetim kurulu içinden gelen ve bunun içinde stratejik değişiklikler yaparak yeni sistemi devam ettiren bir gruptuk. UTİKAD’a yakışan bir seçim geçirdik. Şimdi kaldığımız yerden daha da güçlenerek, daha yeni projeler ve tabana yayılarak devam ediyoruz. Bu süreçte üyelerimizin tüm eleştirilerini aldık ve güzel çalışmalarımız var. Dört koldan sarıldık, keyifli bir dönem bizi bekliyor; çok başarılı işler yapacağız. Kazanan UTİKAD ve sektör olacak. UTİKAD olarak bu dönemde daha da güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. ” şeklinde konuşuyor.

“Sektörün Ne Kadar Önemli Olduğunu Gördük”

Salgın sonrası en çok etkilenen sektörlerden birinin lojistik olduğunu aktaran Ulusoy, lojistik çalışanlarının sahada ve en az sağlıkçılar kadar işin temel noktasında olduklarını vurgulayarak sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Ulusoy, “Tedarik zinciri iyi yönetilemezse hastanelere gidecek ilaç tedariğini ve gıda lojistiğini sağlayamazsınız. Keşke pandeminin bu ağır süreçlerini yaşamasaydık; fakat en azından sektörün ne kadar önemli olduğunu ve bu ağdaki küçük bir kırılmada başımıza neler gelebileceğini gördük. Tabii ki bu süreçte lojistikçiler olarak zaman ve mekandan bağımsız çalışma yollarını denedik. Evlere kapandık ve altyapımız, dijitalleşme ile ilgili prosedür ve operasyonlarımız bu yönde gelişti. Dijital altyapının acilen kurulması, temassız sisteme geçilmesi gerektiğini ve ülkemizin coğrafi konum olarak ne kadar önemli olduğunu gördük. Bunun yanı sıra uluslararası pazar payı olan bir sektörüz; ancak bu süreçte ulusallaşmanın önemini, yani sınırlar kapandığında kendi başımızın çaresine bakmamız gerektiğini anladık.” diyor.

 “Türkiye Transit Geçişler İçin Çok Önemli Bir Nokta”

Coğrafi konumu ve Çin’in yaşadığı kriz nedeni ile Türkiye’nin lojistikte çok başarılı olacağını ifade eden Ulusoy, ancak Çin’in yaşadığı bir krizde ihracatın kilitlendiğini bu nedenle de tedarik çeşitliliğinin artması gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye’de bir lojistik üssü için altyapının oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Ulusoy şöyle konuşuyor; “Türkiye; bugün yarattığı marka, ürünler ve sanayicinin gücü açısından transit geçişlerde çok önemli bir nokta. Transit mevzuatımızı bugün yeniden yapılandırabilirsek çok başarılı bir transit ülkesi olma şansımız var. Ancak şu an mevzuat dolayısı ile bunun sıkıntısını yaşıyoruz ve acilen çözmeliyiz. Türkiye’ye bir lojistik üssü yapmak çok doğru; ancak bunun altyapılarını da çok net anlamda oluşturmak lazım. Fizibilite çalışmalarını detaylı yapmak gerekiyor. Konuların hepsinde; kamunun, STK’nın, üniversitelerin ve algı yönetimi için de basının ortak ve kolektif çalışması ile yol alınabileceğini düşünüyorum.”

“Mevzuatın Yoğunluğu ve Karışıklığı ile İlgili Olarak Transit Ülkesi Olamıyoruz”

UTİKAD olarak önemli bir rapor hazırladıklarına dikkat çeken Ulusoy, rapora ilişkin detaylardan şöyle söz ediyor; “Geçen dönem Sayın Berna Akyıldız yaklaşık 15 gün Dubai’de kalarak önemli çalışmalar yaptı ve UTİKAD olarak Gümrük ve Antrepo Çalışma Grubu ile Türkiye transit raporunu hazırladı. Ülkemiz bir transit geçiş bölgesi; fakat bundan önce yaşanan pek çok problem nedeni ile transit geçişlere karşı bir önyargı var. Geçiş süreleri çok uzuyor. Mevzuatın yoğunluğu ve karışıklığı ile ilgili olarak transit ülkesi olamıyoruz. Barselona üzerinde de bir çalışma yapılacaktı; ancak ilk etap için Dubai yeterli oldu. Dubai de çok önemli bir transit merkezi. Oradan bir modelleme çıkartarak, dijitalleşmenin nasıl olması gerektiğini başarılı bir rapor ile yayımladık. Bunun üzerinde çalışılıyor.”

“Dijital Lojistik Platformu Kavram Raporu İlgili Bakanlıklara Sunulmak İçin Hazır”

Salgın krizinin iş yapma modellerini değiştirdiğinden bahseden Ulusoy, pandemi sürecinde temassız dijitalleşmenin yaygınlaştırışmasının gerekliliğinin anlaşıldığını dile getiriyor. UTİKAD olarak  evrakta otomasyon konusunu gündemlerinde tutmaya devam ettiklerini aktaran Ulusoy, “Odak grubumuz ile 2020 yılında başlattığımız önemli bir proje olan UTİKAD Ulusal Dijital Lojistik Platformu model çalışmasını tamamladık. Birçok taşıma modunun dijitalleşmesi ve iş yapış şekillerimiz modellendi. Dijital Lojistik Platformu Kavram Raporu ilgili Bakanlıklara sunulmak için hazır. Temassız ve evraksız bir sürece başlamamız gerekiyor. Gümrük memurlarının yaşadığı zorlukları biliyoruz. Burada o dijital altyapıyı oluşturabilir ve hızlanırsak global piyasadaki pazar payımız da artacak.” diyor.

“Dijitalleşmenin Yol Haritasını Hazırladık”

Raporu en kısa sürede bakanlığa sunacaklarını belirten Ulusoy, Ticaret Bakanlığının bu süreçte mevzuatların düzenlenmesi ve dijitalleşme anlamında önemli bir görevinin olduğuna dikkat çekiyor. Dijital altyapının oluşmasında önemli noktalara dikkat çeken Ulusoy şöyle konuşuyor; “Çevreye duyarlı her türlü yatırımın yapılması ve bu dönemde dijital altyapıların oluşması için lojistik teşviklerinin de konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunlar her koşulda maliyetli konular. Dijitalleşme kolay bir süreç değil; ancak biz yol haritasını hazırladık. Bu dönemde lojistik ekonomik bir paket ile desteklenmeli. Aynı zamanda hem üyelerimiz hem sektörel paydaşlarımız hem de lojistik sektörüne büyük emek harcayan firmaların turquality dışında farklı bir destekleri yok. Birçok sektöre destek verilirken maalesef bizim sektörümüze destek verilmiyor. Hem fiziki alanlarımızda hem de mevzuat değişikliklerince yapacağımız her türlü yatırım devlet tarafında desteklenmeli.”

“Yakın Coğrafyalardan Satın Alma Gücümüzü Artırmamız Gerekiyor”

Tedarikçinin çeşitlendirilmesi gerektiğinin de altını çizen Ulusoy, sadece Çin’e bağımlı kalındığında bugün yaşanan problemlerin birçoğunun tekrar  yaşanacağını aktarıyor. Ulusoy, “Son dönemlerde ham madde, yarı mamül ürünlerin biraz daha Avrupa’dan temin edilmesi gerekiyor. Belki birim fiyatı fazladır; ancak hem transit süresi kısa hem de ulaşımı kolay. Çin’de oluşabilecek herhangi farklı bir salgın, çip veya enerji krizi gibi süreçlerden dolayı yakın coğrafyalardan satın alma gücümüzü artırmamız gerekiyor. Bu da Türkiye için önemli bir fırsat. Bunlar güzel değerlendirilebilirse Türkiye’nin önü çok açık.” diyor.

“Karayolunu Biraz Daha Intermodal Taşımacılığa Kaydırmalıyız”

Karayolundaki ağır yük ihracatında yüzde 32’lik bir artış olduğunu sözlerine ekleyen Ulusoy, bu artışın çok kıymetli olduğunu; ancak Kapıkule’deki yoğunluk nedeni ile karayolunun biraz daha intermodal taşımacılığa kaydırılabilmesi gerektiğini vurguluyor. Ulusoy konuşmasına şunları ekliyor; “Karayolunu biraz daha intermodal taşımacılığa kaydırmalıyız. Demiryolumuzu artırarak ne kadar önemli olduğunu anlatmalı, doğu batı yönünde bir iç demiryolu hattı yatırımına gidilebilmeli ve organize sanayi bölgelerini demiryolu ile limanlara aktarabilmeliyiz. Bunun için de kaynak yaratabilmemiz çok önemli. Bunlar yapıldığında Türkiye’nin lojistik üssü olamaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Ancak her konu stratejik planlanmalı ve kaynaklar doğru bir şekilde harcanmalı. Sektör artık hak ettiği yeri bulmalı. Bugün bir sanayici kadar önemli yatırım yapan bir sektörüz. Lojistiğin bundan sonra çok iyi yönetilmesi gerek. Gümrük Birliği üyesiyiz; ancak araçlarımız burada problem yaşıyor. Şoförlerimiz vize alamıyor. Vize sürelerimiz 35 güne uzadı ve sürücü vizelerine yüzde 40 oranında ret gelmeye başladı.”

“İnsan Kaynağını Doğru Bir Süreç ile Yürütemezsek İlerde Büyük Sıkıntılar Yaşayacağız”

Avrupa ülkelerinde de sıkça gündeme gelmeye başlayan şoför krizine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ulusoy, insan kaynağına dikkat çekerken şu sözleri dile getiriyor; “Otomasyon, otonom araçları ve dijital depoları hayal ediyor olsak da insan kaynağını doğru bir süreç ile yürütemezsek ilerde büyük sıkıntılar yaşayacağız. O nedenle bu dönem kadın lojistikçilere üst düzey insan kaynakları sürecinin yönetilmesi konusunda destek olmaya çalışacağız. Üniversitelerle iş birliğini artıracağız. Liselerde tercihin lojistik bazında meslek liseleri olması yönünde yol almaya ve üniversitelerin mühendislik bölümlerinden kendimize kaynak oluşturmaya çalışacağız.”

 “Kaynağını İyi Anlayamadığınız Bir Soruna Çözüm Üretemezsiniz”

Şoför konusunun çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu vurgulayan Ulusoy, ülkemizde de bir şoför krizi olduğunu ve yakın gelecekte daha da artacağını belirtiyor. Bu sorunun genç nüfusun lojistik sektörüne ilgi duymasını sağlamak ile çözülebileceğine dikkat çeken Ulusoy, “Mesleğin getirdiği zorluklar artarak devam ediyor. Uzun yol şoförü olmak çok ağır bir iş. Biz bu sektörde bunun farkındalığını oluşturmak, şoförlerimize gereken değeri vermek, operasyonel süreçlerimizi düzgün yönetmek ve Y ve Z kuşağının bu sektörü anlamasını sağlamak zorundayız. Yüzde 22.7 genç nüfus işsizliği var. Genç nüfusun dikkatini çekebilir ve bu işin ne kadar keyifli olduğunu anlatabilirsek bu sorunu çözebileceğimizi ve çözmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Y ve Z kuşağının süreçleri maalesef bizim süreçlerimiz gibi değil. Onlar daha esnek çalışma saati istiyorlar, kontrol edilmek ve dikte bir yönetim anlayışı ile yönetilmek istemiyorlar; ki bu meslekte esnek çalışma saati maalesef yok. Bu nedenle senaryoyu iyi anlayıp kaynağına bakmamız gerekiyor. Kaynağını iyi anlayamadığınız bir soruna çözüm üretemezsiniz.” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Şoför Sorunu Kamu, STK ve Üniversitelerin İş Birliği ile Acil Olarak Masaya Yatırılmalı”

Şoför sorununa yönelik kolektif çalışmanın çözüm bulmada etkili olacağının altını çizen Ulusoy konuşmasını, “Şoför okulu açarsınız; fakat sürdürülebilirliğine bakmak lazım. Açarsınız birkaç ay sonra kapanır. Kendi filonuza birkaç şoför bulursunuz, ki biz üyelerimiz ile bunu başarılı bir şekilde yapmaya başladık. Kolektif ruh olmazsa ve geniş tabana yayamazsanız bunlar günlük çözümlerdir. Şoför sorunu kamu, STK ve üniversitelerin iş birliği ile acil olarak masaya yatırılmalı. Bizim bu konu ile ilgili önerilerimiz var ve çalışmalarımız Kasım ayı itibari ile başlıyor. Raporlarımızı hazırlayacağız. Bu STK’nin tek başına yapabileceği bir konu değil. Uzun yol şoförlerinin teşviki için emekliliklerinin ve çalışma sürelerinin ağır işçi olarak düzenlenmesi gerekiyor. Devletin bu arkadaşlarımıza ağır işçi konumunda bir paket hazırlaması ve teşvik edilmesi gerekiyor. Devletin desteği ile biz bu sektörü belki cazip hale getirebiliriz. İnsan kaynakları yönetiminin çok başarılı şekilde yapılması gerekiyor.” sözleri ile sonlandırıyor.

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu haber henüz yorumlanmamış...

Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Kamyonum